Salı, Ağustos 02, 2011

İyi ki doğdun Canan!


24 sene önce tam da bugün annem ve babam eve ilk defa gördüğüm küçük bir bebekle gelmişler. Bebeğin varlığını umursamış mıyım bilmem ama gelirken bana hediye olarak getirdiği oyuncak telefonla senelerce oynadığımı düşünürsek gelişinin hayırlı olduğunu söylemek mümkün :)


İlk günden ablasına hediye alma inceliğinde bulunan sevgili kardeşim Canan'ın doğum günü işte bugün. (Hediyeyi annemlerin ben onu seveyim diye aldığını söylememe bilmem gerek var mı?)


İnsanın kardeşinin olması güzel bir şey. Sürekli bir arkadaşınla yaşıyormuşsun gibi. Bir yandan da kötü bir şey. Çok fazla arkadaşa ihtiyaç duymuyorsun :)


Bir arkadaşının doğum gününde unutamadığın anılardan ya da çok sevdiğin özelliklerinden bahsedebilirsin. Ama 24 senenin neredeyse her gününü birlikte geçirdiğin, üstelik objektif bakamayacağın biriyse bahsi geçen, bu tür şeyler yazmak zor :)


Ama iyidir benim kardeşim! Bazen gıcıklaşabilir, eh o kadarı normal. Kendisini fazla yürütürseniz söylenir, uykusunu bölerseniz kızar vs. Bunlara rağmen iyidir işte.


Biz birbirimize çok benzemeyiz ama nadiren gelişen istisnai durumlar dışında hep anlarız diğerinin söylediğini. Sadece kendimizi değil, diğerini de düşünürüz. Aslında en çok en küçük olanı düşünürüz tabi :) İşte ben belki de bu yüzden birbirinden nefret eden o kardeşleri oldum olası anlamamışımdır.


Benim kardeşim zaman zaman ikizim zannedilir, halbuki normal kardeşlerden daha farklı bir benzerliğimiz de yoktur hani. Kendisine "Selin" denmesine alışkındır ama yine de her seferinde "Canan" diye düzeltir. (Ben telefonda Cananmışım gibi konuşurum bazen, o yapmaz.) Kendisi ikizim değildir, hatta bir Alex de değildir ama en yakınımdaki insandır her zaman.


Kendisi için kullanamayacağımız bir diğer sıfat da "şanslı"dır. Başına sık sık kötü şeyler gelir. Saçma sapan insanlar çıkar karşısına vs. Umarım 24 yaş onun için bir dönüm noktası olur ve "Ne kadar şanslı" dediğimiz o insanlardan birine dönüşür!


Yeni yaş önce mutluluk getirsin, sonra şans, iyi dostlar, unutulmayacak anılar, belki hayırlı kısmetler :P ... Mevcut olan ne kadar güzel şey varsa getirsin işte!


24. yaş geçen 23 seneyi kıskandıracak kadar güzel olsun! Daha az sinir, daha az stres, daha az sıkıntı...


İyi ki doğmuş Orta Doğru ve Balkanların, ama en çok Balkanların en süper insanı. İyi ki varmış benim canım kardeşim :)


Nice mutlu yıllara!

Pazar, Temmuz 10, 2011

İyi ki Doğdun Bidoooo!


Ben böyle yazılar yazmakta iyi değilim cancan. Affet. Ama kandırıldım."Sevgi dolu, sevimli" gibi kelimelerle kandırdılar beni (evet evet siz Selin ve Canan :D ). Şimdi ben sana öyle sevgi dolu bir yazı yazmak istiyorum ki... Ama sevgi dolu olsa sevimli olamayacak, sevimli olsa sevgi doluluğu gözden kaçacak diye korkuyorum, bilesin.

Şu internet dünyası ve onun birleştirdiği insanlar konusuna hiç girmeyeceğim. Çünkü biliyorum ki biz artık bunun ötesindeyiz. Blog arkadaşları bile değiliz biz. Biz birbirine uyan ama farklı yerlerde yaşayan sonra mini mini bir hadiseyle olması gereken yerlerde olan insanlarız.

Başka nasılız dersen... Deme, dinle şimdi.

Biz böyle insanlardık çünkü; sen de bizlerleydin bak. Bak, bütünü oluşturan o parçayla ilgili şeyler söyleyeyim de dinle...

O parça çok sevimli bir kere! Yazdığı yazılar hüzünlü olsa bile içine gülümseten cümleler koyabilen biri... Her yazını okurken gülüyorum ya! :)

Milyonlarca iyi özelliği olmasına rağmen hep kendine kötü eleştiriler yapan ama o halini de öyle sevdiren biri...

Benim soğuk esprilerime gülen, hatta benden çıraklık eğitimi alıp bana yoldaş olan biri...

Artık çok da güzel soğuk espriler yapan, bizi güldüren biri... :D

Bir sürü kişiyi tanımasına rağmen şemasını hiç ihmal etmeyen biri...

Her şeyden haberdar olan biri :P (anladın sen onu :D )

Güzel pastalar börekler yaptığını düşündüğüm biri... (henüz nasip olmadı ama mesajı yolladım çok pis :P )

İbrahim Tatlıses dinleyen biri :D

Bir derdin olsa, dinleyecek biri...

O bana "balım" diyen biri :)

İçimizden de biri o... (çünkü evde kalmış biri aynı zamanda :P )

Arkadaş canlısı, içi dışı bir, bir şeyin çok farklı yönlerini görebilecek kadar da mantıklı biri...

O var ya o, çok sevdiğim biri!

O, hakkında çok fazla şey söylemek istediğim ama içimdekileri toparlayıp bir araya getiremeyecek kadar beceriksiz olduğumu bilecek, beni öyle sevecek biri :)

O Zeynep, o bido, o şemanın bir tanecik'i.

O, yıllar evvel bugün doğmuş, iyi ki de doğmuş biri!

Tüm güzellikler seninle olsun cancağız :)

Seviliyorsun, bilesin, bu üç kişi seviyor seni!

Kartın üstünde yazdığı gibi: "have a happy birthday right now!"


:)

Cuma, Mart 11, 2011

Manyaklar!!!!!!!



Az evvel elime geçti hediyeniz. Odadan çıktığımda masanın üstünde buldum. "Saraçoğlu" yazısını görünce "deliler, manyaklar!!!!" ve hemen ardından "nasıllll?" dediğimi hatırlıyorum evet.

Gününde ulaşamadı ama çok da geç sayılmaz bence:) Hem hem tam sürpriz oldu!

Yaşlanıyorum ama ne güzel hep beraber yaşlanıyoruz ve evet siz daha yaşlı olacaksınız. şeytanigülüşlüzımayl: :D :D

Ben bu hediyeleri elime almadan evvel diyordum zaten "ne kadar şanslıyım ben ya!" diye... Bir kez daha şanslı olduğumu hatırlattınız ya, ne diyeyim size... Yeni yaş şahane şeyler getirecek mi bilemiyorum ama yıllar evvelki bir yaşım bana şahane şeyler vermişmiş meğer. Kim derdi ki o adamın böyle bir şeye sebebiyet vereceğini! :P

Hayaletime bir şeyler fısıldarken sizin için de güzel şeyler dileyeceğim. Ve mümkünse zamanda yolculuk yaparken bu günlere dönmesini dileyeceğim bol bol! :)

Bilmem kaçıncı defa, yeniden, bıkmadan, usanmadan "iyi ki varsınız kızlar!" Mümkünse hep olun. Hep...


P.S: Adresi nerden buldunuz nan! :D

Perşembe, Mart 10, 2011

İyi ki doğdun a.nur!! :)



Şu an doğum gününü unuttuğumuzu sanan bir adet doğum günü çocuğu var buralarda :)

Kendisi en gencimiz olduğu için yaşlanmakla alakalı cümleler kurmuyoruz ona, çünkü ona yaşlı dersek biz daha yaşlı oluyoruz! Tamam, bu konuyu kapatalım. Öhöm, ne diyorduk?

Uzun seneler önce bir 10 Mart günü anoktanur'umuz gözlerini dünyaya açmış. Bence iyi etmiş...

Sevdiğimiz birilerinin peşine takılmış internet üzerinden manyak manyak işler yaparken yollarımız kesiştiğinde "manyak mı bu kız, niye her dediğime yorum yapıyor, sapık mı yoksa, noluyor bee" dediğimi inkar edemem. Sonradan fark ettim kız aslında aklı başında insanmış. Şiir falan severmiş de ondan her yazdığımdan sonra o da bir şeyler eklermiş.

Aradan biraz daha zaman geçip kendisini daha yakından tanıdığımda başladığım yere döndüm. "Manyak bu kız!"

Bildiğiniz manyak, evet. Zaten aramızda aklı başında, sakin biri var mı? Yok tabi. Aklı başında olsa bizle işi ne?

100 kişiye a.nur'u sorsanız 5 popüler cevap bulamazsınız. Bulacağınız en popüler cevap "kötü espri yapar" olacaktır ve 100 kişi aynı şeyi söyleyecektir. Garanti ederim :))

Sevgide çünkülere yer yoktur, rağmenler vardır ya (hoho bunu yaptığıma inanamıyorum) işte biz de a.nur'u kötü esprilerine rağmen sevdik! Seviyorum uleyn, çıkın aramızdan!!!1

Köşeye gizlenip yaramazlık yaparken onu da oyuna davet etmeye karar verdik bir gün. Eğlenceden mahrum kalmamalı! Sonra da buradayız işte gördüğünüz gibi...

Aman da aman ne tatlıymış bizim a.nur'umuz deyip sevilecek, kötü espri yapınca zorla susturulmaya çalışılacak yine de susmayacak, ciddi ya da geyik her türlü şey hakkında konuşulabilecek sevimli bir insandır bizim a.nur'umuz. Henüz tanımadıysanız tanıyın derim ben!

Heeeeey a.nur!

İyi ki doğmuşsun yau.

Yeni yaş pek güzel olsun, her saniyen bir öncekinden daha şahane geçsin. Malum konularda da temenniler var bol bol ama aramızda kalsa daha iyi :P

Shema seni seviyor biliyorsun ki :)

Bu da doğum günü şarkın:

Bu şarkıya sonuna kadar tahammül edersen yeni yaşın daha güzel geçermiş diye duydum :P Görseli de "amaan kesin Selin'in işidir bu" diyesin diye seçtim. ^.^

Pazartesi, Şubat 28, 2011

mart kapıdan baktırmasın lütfen.. lütfen :(

yaz mevsiminin ortasında doğduğumdan mıdır, yoksa kansızlığın verdiği üşüme halinden midir bilmiyorum ama soğuk havalardan, yağmurdan-çamurdan hiç hazzetmiyorum. güneşsizlik beni kahrediyor, kış gelince bunalıma giriyorum..

bize ilkokulda ne öğrettiler? kış ayları aralık-ocak-şubattır dediler.. mart nedir, bahardır dediler.. ama olmaz olasıca bir atasözü ve malesef o atasözünün gerçekliği var ki; mart ayları soğuk geçiyor. bildiğin soğuk, donduruyor insanı. ne gerek var? hiç gerek yok. aylarca zaten donmuşuz, 5 kat giyinip çıkmışız dışarı, bahar gelse de bi rahatlasak ferahlasak demişiz; sonra mart gelmiş gene donmuşuz :( o zaman neden geldi mart ha neden?!!

çok sıkıldım ben kıştan ve bunalımdan.. ne olur bu mart bi kıyak geçsin, ne olur soğuk olmasın.. güneşli geçsin.. sıcak da olmasın tamam, tamam gene kışlıklarımızla çıkalım sokağa, ama 5 kat giyinmeyelim.. elimiz yüzümüz donmasın.. gidip sahilde uzun uzun oturabilelim hiç bişey yapmadan.. yürüyüş yapabilelim.. yağmur çamur yağmasın, ya da yağsın ama abartmasın.. ya da abartsın ama ben dışarı çıkmak istiyorken abartmasın :P adalara gidelim.. bisiklete binelim.. boş boş dolaşalım.. görmediğimiz yerleri gezelim.. durak-ev arasını sorun etmeyelim, "nasılsa hava güzel, yürüyelim açılalım" diyelim.. yapalım :(

lütfen havalar düzelsin bir an önce.. lütfen lütfen lütfenn...

Pazartesi, Şubat 21, 2011

bir varmış, hiç yokmuş.

bazen olur böyle. hayat ya da hayat'tan anladığınız tek şey olan insanlar çok üstünüze gelebilir. ya da siz öyle zannedersiniz.

insan denilen varlığın ruh halleri, bu ruh hallerinin değişkenliği, değişme hızı, vesaire konular gerçekten korkunç ve hayret verici şeyler. 3 saniyede, ya da 3 kelimeyle dünyanın en mutlusu olabilen de insan; 3 günde "bunalımdayım" diyebilecek, dese yalan olmayacak kıvama gelebilen de. hatta bunlar belki de aynı insan. insanoğlu işte, bir gün öylee, bir gün böyle.. kuş misali.

bu değişikliklerin tek suçlusu olduğunu düşünüyorum ben: umut. durum ne olursa olsun, devreye girdiği anda her şeyi alt-üst edebiliyor bu umut. pis umut ve kaka umut da diyebiliriz ona. misal: onsuzken gayet iyisinizdir. onsuzluğa alışmışsınızdır. birden ce-ee! yapar ve sizi mutlu eder. öyle bıraksa iyi aslında. kim umutlu ve mutlu olmaktan rahatsız olur ki? (cevap: gerizekalılar) ama ne oluyor? öyle bırakmıyor umut. siz böyle sevinçliyken mutluyken birden kayboluyor. (geldikleri gibi giderler-i üstüne alınmış olabilir.) bu çok kötü bir şey. yani konu ne olursa olsun.. eğer olumlu bir sonuç beklentiniz zaten yoksa, öyle ya da böyle devam edebiliyorsunuz. ama -ufak da olsa- bir ışığın belirip -hemen de olsa- sönmesi, hiçbir şeyin az önceki gibi devam etmemesini sağlamaya yetiyor. bu çok kötü bir şey.

bazen oluyor böyle şeyler işte. sanıyorsun bir tek sana oluyor. ya da sanmıyorsun, ama sana ağır geliyor. insanın zaten bir yerden morali düşmeyegörsün. düşene bir de sen vur kampanyası varmışçasına en küçük, en basit şeyler bile sorun oluyor o zaman. (2 ay önce kazağımın renginden çorap bulamamıştım, şu an ona üzülüyorum misal.) (bir de 1 ay önce alıp yemeye karar verdiğim çilekli nesfiti hala almayı unutuyor oluşuma.) (bir de kaşlarımın asimetrik yaratılmasına, ki bu mutsuz olduğum her an ilk saldıranlardan biridir.) o zaman 3-5 kişi hariç kimseyle uzun uzun konuşmak istemeyebiliyor insan. bazen 3-5 kişiyle bile. neyse ki o durumda değilim henüz.

neyse ki "Allah sevdiği kuluna önce kaybettirir, sonra buldurur." cümlesinin tersine inanmıyorum.. O da sevmese?..

Perşembe, Ocak 27, 2011

Herkes Kendi Yaşamını Yaşasın


Konu: Bir tip erkek davranışları.

Tip: Kendini kadın şifre çözücü zanneden idiot.

Muhatap 1: Çözülmekten çok kendi düşüncelerini uygulamaktan yoksun kadın.

Muhatap 2: Çözdüğünü düşünen idiotumsuya sinir olan kadın.


Mektup:

Sevgili kendini şifre çözücü addetmiş erkek vatandaş,

Öncelikle seni zihinsel engelliler kategorisindeki "son iki zeka kapasitesine dahil olan bir sıfat"la tanımladığım için üzgünüm(idiot). Ama göreceksin ki yaptığın şey tam olarak bu, bana gururundan hak vermesen bile, Allah vergisi zekan bunu bir yerde kabul edecek.

"Ne yapıyorum ben?" diyorsun. Öğrenmenin ilk belirtisidir merak ve merakın sonucu bir sorudur. Takdir ediyorum seni.

Yanıta gelince...

Kafanda kadınları bir çeşit canlı grubu olarak ayırmışsın. Sonra onları, tanıdığın birkaç kadına göre etiketlemiş, asmışsın. Yapma! "Siz kadınlar", "ben sizi bilirim", "çok kadın tanıdım" gibi cümlelerin var ya, kurma! Ağlak, duygusal, romantik, şiir hastası, kalpli oyuncak meraklısı zannettin ya; bırak bu düşünceleri de, koy kenara.

Narin bir yaradılışımız vardır, doğrudur, seni çeken de biraz budur ama bununla dalga geçmen saçma. Madem öyleyiz, yanaşma. Duygusal, romantik ve kalpli yastıklara hiç girmiyorum. İsmail YK "at bunları kenara" diyor ya, söz dinle.

Aslında konu bu değil biliyor musun? Yani bunlar sende hep var da konu başka. Konu, senin zevklerinle kadınlarını yönlendirdiğini zannetmen. "Şöyle giysen çok hoş", "böyle giyiniyor musun, ben çok beğeniyorum" ların var ya işte onlar... Yani bana ne öyle seviyorsan? Ben sana "ben şöyle seviyorum sen böyle ol" diyor muyum? "Bazı kadınlar şöyle yapıyor, şunu takıyor..." cümlelerin hele... Git madem o kadınlarla takıl denmez mi adama? Bireysel farklılık diye bir şey yok mudur? Hem şu var, biz, siz bizi beğenin diye nefes almıyoruz.

Biliyorum, senin düşüncenle yaşayan insanlar var. "Ayy Ahmet şunu giymemi istiyor" tarzı cümleleri de duymuyor değilim. Ya da seninle oturup kız muhabbeti yapan kadınlar var "bazı kızlar da şunu giyiyor, şunu yapıyor ehi ehi" diyen, kendini bir şey zannedip, göz boyayanlar... Sonra aynı kişilerin yaptıkları saçmalıklar, sonra ardından gelen senin "kadınlar şöyle" etiketlerin...

Aslında "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" cümlesi benim için yazılmış gibi olabilir. Ama o kadar duyarsız olamamam da benim bir günahım. (günah?) Bazen durduk yere "yeter yaa" deyip canımı sıktığınız oluyor malesef.

Bırakın şu kızları çözdüm havalarını, kızların sizin için ortalıkta gezdiklerini düşünmelerinizi. Bırakın herkes kendi yaşamını yaşasın. Herkes doğal halini göstersin, hem beğenen böyle beğensin...

Her şeyin boş geldiği bir dönemde, azıcık bir kitleyle muhattap olabilmenin kısıtlayıcılığında, sizi ayırt etme çabalarımıza da yazık. Neredeyse Zehra, Zehra olmaktan; Ali, Ali olmaktan çıkmış durumda. Napalım, hepimiz Deniz'iz mi diyelim? (hani Deniz unisex bir isim ya)

Sıkıldım sizden de oturup size yazı yazan kendimden de...

Ama bir yerlerde bir hayat var ve güzel o.

Umut da fakirin ekmeği.


Çarşamba, Ocak 05, 2011

doğmasaydın çok kızardık, neyse ki doğdun


bugün shemamızın nadide insanı, blogger aleminin mrs. lovett'ı ve benim biricik ablamın doğumgünü.. biz de bidost ve a.nur ile kendisine özel bir kutlama yapmak istedik.. doğum günün kutlu ve mutlu olsun baayan.. yeni yaşında (kaç olduğunu söylemek yok) dilediğin her şeyin senle olmasını dileriz.. iyi ki doğmuşsun!


peki ya doğmasaydın?


bir bakalım neler olurmuş..


-ayna tarafımızdan unutulup gidecekti.. leyla bizim için bir insan ismi, akdeniz yazlık güzide bölgemiz olacaktı..

-shemadaki dedikodu kazanı hiç kaynamayacaktı..

-benim (canan) en kötü hallerimi deşifre edebilecek kimse olmayacaktı..

-istiklal deyince aklımıza marş gelecekti..

-shema toplantıları fotoğrafsız kalacaktı..

-"bloga yazı yazın huleynnnn" diyen olmayacaktı..

-soğan halkalarının sempatisinden bihaber olacaktık..

-yakışıklı aktör resimlerini aramak üzere google a saldırmayacaktık..

-shemada 3 günde bir Mehmet Günsur görmeyecektik..

-Canan hiç bir shema buluşmasına uyanıp gelemeyecekti..

-shemadaki feed ve yorumlar 140 karakteri geçmeyecekti..

-bido evlenme sırası onda diye düşünüp kahrolacaktı..

-shemada kimsenin fikri gelmeyecekti..

-shemadan kimse 1.80e ulaşamıycaktı (tenks tu platform topuk)

-ipeğin yeni hesabını bulamayacaktık (ki bu kayıp mı tartışılır :P)

-x shemayı sevie geyiği hiç olmayacaktı..

-falım sakızdan çıkan falları ezberlemeyecektik..

-bido shemada kimseden korkmadan, fütursuzca Fenerbahçeye laf atabilecekti..

-abuk subuk ilkokul esprilerinden bihaber yaşayacaktık..

-mesleği öğretmen olan bütün denyolara saygı duyacaktık..

-a.nur nimetinden bir haber kalacaktık..

-"selin kişisinin bugünkü ruh halinin özeti" başlığı altında çeşitli videolara maruz kalmayacaktık..

-Canan'a kimse gün içerisinde onyüzbinmilyon tane link atmayacaktı..

-abur cubur yiyesimiz geldiğinde kimseye "beni evine al" diyemeyecektik

-hiçbirimiz #bennabtımbiliyonuzmu hashtagi altında günümüzü anlatamayacaktık..

ve en önemlisi shema asla bu kadar eğlenceli bir yer olmayacaktı..


bu kayıpları göze alamadığımız için huzurunuzda kendisine bir kez daha iyi ki doğdun der gözlerinden öperiz. (bknz: alttaki foto)






Salı, Ocak 04, 2011

bi dostla hayata ve yeni yıla dair

efendim son röportajımızı blog ve ff camiasının kıskanılan, aranılan insanı (:P) shemanın reyizi, can dost güzel insan bi dost hanımla yapıyoruz.. kendisinin yeni yıla dair görüşlerini ve dileklerini aldığımız bi dost hanımla biz röportaj esnasında çok eğlendik, umarım siz de okurken eğlenirsiniz..

1. 2010'un kısa bir değerlendirmesini alabilir miyiz senden?

bu sana bağlı. tuttuğunu koparan biriysen alabilirsin, eheh. (gülüşmeler) 2010'a mutlu ve umutlu başlamıştım ben aslında. ama pek öyle devam etmedi:) geçen yıla saydırır da saydırır herkes, ben öyle yapmayacağım ama çok da muhteşem geçtiğini söyleyemeyeceğim. ortalama bir yıldı, çok kötü bir şey olmadı çok şükür; ama hayatımı değiştirecek harika olaylar da yaşamadım:) "ama"larla dolu bir yıl olmuş bu sorunun cevabında da gördüğümüz gibi:) bir de durgun bir yıldı 2009'a göre.. çok fazla yeni insanla tanışmadım, az biraz kabuğumda kaldım sanki.


2. 2011 de ne olsa, ne olmasa?

öncelikle şu lise bir bitse. her şey iyi giderse temmuz'da son sınavıma gireceğim, her şey iyi gitsin ve birincilikle bitireyim lütfen:P sonra, hayatımda biri olsa. öylesine biri olmasa, ebediyyen ayrılmayacağım biri, bu yıl gelip girse hayatıma kalp yoluyla :) sonraa, abim askerden gelse sağ ve salim bir şekilde, babamın işleri süper gitse. düzen ve huzur gelse bu taraflara:)

ne olmasa peki? gereksiz insanlarla arkadaşlık etmesem mesela. gereksiz olduklarını bildiğim halde yapmasam bunu en azından 8-) sonra, bilgisayarım ve internetim bozulmasa, ama çok da haşir neşir olmasam onlarla kendi rızamla.. tembellik olmasa, anneye çemkirme olmasa.. ve şu kahrolmayası göbek olmasa :((( (bu noktada röportajı yapan insan bidost insanına kafa atmak ister çünkü bidost insanı kendisinden bayaa bir zayıftır)


3. 2011'e geçmesini istemediğin 3 kişiyi bahşeder misin?

istememekle kalmayıp 2010'da bıraktığım 3 kişi var halihazırda, onları bahşedeyim? 1. o salak kız. 2. o salak çocuk. 3. diğer salak kız. üçüncüsünü sonlarda bıraktım ama geç olsun temiz olsun derler, temiz oldu.


4. 2010 deyince aklına ilk ne geliyor?

2010 deyince aklıma şu geliyor! diyeceğim belirgin bir şey olmamakla birlikte, böyle sorulunca aklıma odunluğum geldi bir anda. yani hiçbir şeye üzülmedim değil iki bin onda ama kendimi heder edecek kadar üzülmedim, en azından karar verdiğimde uygulayabildim. eskiden böyle değildim ben, benim için çok önemli olmayan bir insanı bile hayatımdan çıkarmak dünyanın en zor işiydi. hatta yapamazdım da, sürünürdüm milletin peşinde. bir süredir benimsediğim "sana değer vereceğime x'e değer verir y'yi bulurum xD" felsefesi beni daha güçlü, bir o kadar da odun yaptı ve şak şak şak atabiliyorum artık fazlalıkları.

pilatesin de etkisi var tabii. (alakayı kurana ödül) (tekrar gülüşmeler)


5. saat tam 00.00 da şunu yapayım da tüm sene onu yaparım geyiği vardır.. sen hiç yaptın mı? yaptıysan neydi?

bu yıl yapmadım. öyle ki, dışardan gelen top-tabanca seslerini duyduğumda banyoda ellerimi sabunluyordum. ama geçtiğimiz yıllarda bir defa 00:00'da namaz kıldığımı, bir defa da sevdiğim'e mesaj attığımı hatırlıyorum. ilginç bir kafadaymışım.


6. o değil de resmen bir yıl daha yaşlandık, n'apıcaz?

senin daha 1 yılın var yaşlanmaya, hiç konuşma :/ a.nur da konuşmasın, lale de hatta.. ama selin'le ben 25 yaşımızın sonu olan 2012'ye sap gibi girecek gibi olursak ben kendisine 31 aralık'ta elele köprüden atlamayı teklif edeceğim :/ gelecek yıllar için size de ışık oluruz, büyüyünce siz de yaparsınız :(

7. geçtiğimiz yılda en sevindiğin en üzüldüğün ve en korktuğun anı hatırlıyor musun?

en korktuğum andan başlamak istiyorum. ablamla kuaföre gitmiştik, evde de yalnızca annem vardı. sonra döndük, kapıyı çalıyoruz çalıyoruz açan yok.. işimizin çok uzun sürmeyeceğini bildiği zamanlarda, evde başka kimse yoksa asla dışarı çıkmaz çünkü biz anahtar taşımayız. kapıda kalmamızdan korkar. ama o gün açılmıyor kapı işte.. başına kötü bir şey geldi sanmıştım, çok korkmuştum. markete inip orda da aradım onu, yoktu. bir süre daha kapıda bekledikten sonra yanımızda belirdi, ben de ona çok kızdım 8-) hayatım boyunca yaşadığım en büyük korkulardan biri bile olabilir bu hatta.

en üzüldüğüm ne vardı hatırlamıyorum, ama abim beni çok üzmüştü. yıllar önce okulu bırakmamla alakalı saçmasapan düşüncelerinin olduğunu öğrenmiştim, günlerce küsmüştüm ona. 80 defa özür dilemese hiiiç de barışmazdım zaten hıh. bir de askere gittiği akşam çok üzülüp ağlamıştım :$ nedir bu abimden çektiğim benim yahu :P

aaa bir de şimdi aklıma geldi; yani çok üzülüp karalar bağlamamıştım bunun için ama son anda terslik çıktığı için burulmuştu içim biraz. blog aleminden sevdiğim biriyle görüşecektik, bir çarşamba günü olacaktı buluşma ve biz de yeri-zamanı salı ayarlarız demiştik. salı gecesi ben ona "3'te ayrılmalıyım" o da bana "6'dan önce mümkün değil" deyince kötü olmuştum.

en sevindiğim an olarak da hatırlamıyorum ama yaşamaktan mutlu olduğum günler vardı.. mesela, shema buluşmaları. mesela, büyükada gezisi. mesela, hmm bu da şimdi aklıma geldi, mesela yazın girdiğim sınavın sonuçlarını öğrendiğimde deli gibi sevinmiştim. en sevindiğim an olabilir o, evet:)



8. 2010'da bırakmak istediğin alışkanlıkların ya da huyların var mı?

evet hem de bissürü :/ dağınıklığım, -yineliyorum- tembelliğim, geç yatışlarım, abur cubur yeme hastalığım, netkolikliğim, falan filan. he bi de agresifliğim, cazgırlığım.



9. ben "düğün tarihlerini düzlemece" olayına sinir olurum.. sende durum ne, 11.11.11de düğün görebilecek miyiz?

hayır, sırf bu saçmalığa tepki olsun diye evlenmeyeceğim ben o tarihte!! :PP özel bir tarihte evlenmek isterdim ben de, bu doğrudur ama 9.9.9 10.10.10 11.11.11 artık özel olmaktan çıktı bana göre:) 30 ağustosta, 29 ekimde falan evlenebilirim ben :D ya da evleneyim de, tarihi önemli değil :P

10. senin için 2010'u diğer yıllardan çok farklı kılacak bir olay ya da kendinde gözlemlediğin değişiklikler oldu mu?

4. soruya verdiğim cevap dışında bir de kitap okuma ihtiyacı hisseder oldum, böyle sevindirici bir değişikliğim oldu. onun dışında değişik, farklı, önemli bir şey yok maalesef :/

11. 2010da çıkan ve sevdiğin albüm, film ya da dizi var mı? nesini sevdin onların Allah aşkına! :P

bu sene 1 kerecik sinemaya gittim ben galiba, bunu farkettim ve çok üzüldüm şu an :D eyvah eyvah'tı o da, çok sevmiştim. dizi de var, acıların çocuğu osmancık'ın meşhuuur dizisi öyle bir geçer zaman ki:) sonra, fatmagül'ün suçu ne (buna bayıldığına eminim:P) bir de yahşi cazibe. ya böyle şeyleri izledikçe sizden farklı olduğumu farkediyor ve beni sevmediğinizi düşünüyorum, yok öyle bir şey ama di mi? sevin beni :'(

(şimdi albüm konusunu hiç açmayayım, serdar dersem kesin atılırım gruptan 8-)



12. buradan shema ahalisi okurlarına yeni yıla dair bir mesajın var mı? normal mesaj da olur farketmez :)

olmaz mı? inanırlarsa olur bence, bu yüzden herkesi iman etmeye davet ediyorum. kendilerine güvensinler. bir kız için, bir oğlan için kendilerini harap etmesinler. her şey kafada bitiyor bi anlasınlar bunu. ama evlilik hariç, o kısmet işi (böhü).

herkes gibi ben de sağlık, mutluluk, huzur, barış dolu günler diliyorum yeni yılda bizi okuyanlara. gözlerine de ayrıca sağlık. bi de yüreklerine. onların şurası güzel, şurası.. hadi kaçtım esra erol'la izdivaç'ı izliycem daha. görüşürüz.

Pazartesi, Ocak 03, 2011

Hepsi ve Daha Fazlasıyla Bugün Shema'da : Selin!

Geldik 3. röportajımızaaaa... Bu röportajın onur konuğu; blog aleminin "kendisiyle ve çevresiyle sorunları olduğunu" iddia eden öğretmeni... Kendisi farkında olmasa da çoğu zaman çok komik, aynı zamanda kültür mantarı, bir o kadar da İstiklal'in delisi, futbolla -fenerbahçesiyle- kafayı bozmuş bir manyak! Evet, onunla bir ismi lazım değil grup hakkında saatlerce geyik yaptığımız, onca gülüşmenin sonunda -ilginç bir şekilde- hüzünlenebildiğimiz de doğrudur. Kim midir bu kız? Bu kız Selin'dir...


1) “Pek sevgili Selin, yeni bir yıla girdik, farkındasın değil mi? Söyle bakalım hangi yıla girdik?” gibi bir soruyla seni ısınma turuna götürmek istiyorum, benimle gelir misin?


Her yere gelirim seninle, sen yeter ki iste. “2011’e girdik öğretmeniiiim” diye cevap veriyorum; doğru cevap vermenin mutluluğu ve gururuyla bakıyorum sana şu an ama sen görmüyorsun.


2) Söyle bakalım 2010’dan ne ummuştun ne buldun?

Eğitim kurumundan çok işkence yurduna dönmüş olan çalışma mekânımdan kurtulmayı ummuştum evvela. Senenin son günlerinde olsa da kurtulmuş olmanın mutluluğu içerisindeyim hâlâ. Aslında bütün 2010’u orada geçirdiğimi düşünürsek umduğumu bulmuş sayılmam pek :)

Sakin, huzurlu bir hayat, dostlarla geçirilen güzel zamanlar, hatta belki mutlu bir aşk (:p) bulmayı ummuştum herkes gibi veeeee havamı aldım :)

O adamın müziği artık bırakmasını dilemiştim, o konuda da havamı aldım :)


3) Bu doğrultuda, 2011’den ne ummuyorsun? Bunun yanında ummak için can attığın şeyler neler?

Yaparken mutlu olacağım bir iş istiyorum. Çeviri yapmak istiyorum, öncelikle kitap çevirisi elbet ama yayınevleri gelip kapımı çalmıyor ne yazık ki :)

Onun öncesinde Pollyanna moduna geçebilmeme yardımcı olacak bir aşk lazım sanırım :)

Yine güzel dostlarla geçirilecek güzel zamanlar istiyorum, daha çok kitap okumak istiyorum, daha çok film izlemek istiyorum, daha çok gülümsemek istiyorum, daha çok yürümek istiyorum yağmur altında, daha çok zaman geçirmek istiyorum İstiklal’de, sevdiğim insanların gülümsemesine az da olsa katkı yaptığımı hissedebildiğim o keyifli anlardan istiyorum daha çok… Öyle işte :)


4) Geçen yıl dershane öğretmenliği yapan bir adet Selin vardı, bu yıl gözlerimiz seni nerelerde aramalı? Çalışma hayatına “ben de buradayım!” deyip, renk katmayı düşünüyor musun?

Çalışma hayatına renk katmayı ben istiyorum da çalışma hayatı buna hazır mı bilemiyorum. Sabahları yataktan nefret ederek kalkmayacağım ve kapısından girerken lanet etmeyeceğim herhangi bir yer bulursam çalışma hayatına dönerim olmazsa da tv’de evlilik programı izlerim ne yapalım :)


5) Yeni bir yılın gelmesi, aslında doğum gününün de yaklaşması demek… Yaşlanmak nasıl bir duygu? :P

Hani insanlar yeni bir yıla girdiğinde yeni bir yaşa girmiş gibi hissediyorlar ya doğum günleri ne zaman olursa olsun, işte o yeni yılla birlikte yaşlandığını hissetme hakkına asıl ben sahibim yılın ilk günlerinde doğmuş biri olarak. Yeni bir yıla girmeyi belki de birkaç gün sonra yeni yaşıma girdiğim için önemsemiyorumdur bilmiyorum. Benim yılım 1 Ocak’ta değil 5 Ocak’ta başlıyor :) Gelelim yaşlanmanın nasıl bir duygu olduğuna… 25 yaşını geçmiş olanlar alınmasınlar ama “25 yaşındayım” diyecek olma fikri nedense sinir bozucu geliyor. 24 genç sayılırdı da 25 genç değilmiş gibi bir hisse kapıldım bir süre önce ben. O yüzden bu seneki doğum günümü iple de çekmiyorum. 24 iyidir, burada kalayım ben.


6) Sence bu yıl, beyaz atlı prensin gelecek mi? Atını eyerlemiş diye işittim…

Beyaz atlı prensin atının bacağı kırılmış olabilir, beyaz atlı prens kafasını kırmış olabilir, komşu ülkenin prensesiyle kaçmış olabilir, komşu ülkenin prensiyle de kaçmış olabilir ve hatta bir dizi operasyon geçirmiş ve hayatına prenses olarak devam etmeye karar vermiş olabilir. Ama başına bir iş geldiği kesin ve bana bu yıl yine ortaya çıkmayacak gibi geliyor :)


7) Shema’da yolu tıkayan kişi kim sence? “Şu evlenirse, herkesin yolu açılır!” gibi bir iddia ortaya atıp, ortalığı karıştıralım mı? Ne dersin?

Ortalığı karıştırabilirdik, eğer yolu tıkayan kişi ben olmamış olsaydım! En yaşlınız benim, yolu tıkayan da benim tabi ki :)


8) Hep kendini “uyuz” tanımladığına şahit oluyorum ama bence hiç de öyle biri değilsin. Bir de belki, böyle diyerek kısmetini kapatıyorsundur. Düşünsene Johhny Depp geldi bloguna, baktı şirin kız ama “uyuzum” deyip durmuş. Geri dönebilir değil mi?

Sen o tarafımı görmediğin için sana öyle geliyor işte :) Sabırlıyım aslında, pek çok şeye tepki göstermem, umursamam, yokmuş gibi yaparım. Ama herkes için bir tahammül noktam var. Son nokta… Kimisinde daha yüksek bir yerde, daha fazla sessiz kalabilirim ona karşı ama kimisine de hemen patlarım, tahammül sınırıma daha çabuk ulaşır çünkü :) Artık sinirimi karşıdakine belli edecek duruma gelmişsem o saatten sonra o insan için dünyanın en sinir bozucu kişisi olabilirim. Sevdiğim insanlara bazen kıyamadığımdan bazen kırmak istemediğimden sessiz kalırım canımı çok sıkan şeyler yapsa da. Canımı sıkacak bir şey yapmadığınız için o tarafımı da görmüyorsunuz şu an benim :) Ama tersim pistir sahiden. Bir kez gerçekten sinirlenmişsem ve tahammülüm artık kalmamışsa ortada hiçbir şey yokken kavga çıkarabilirim, karşımdakini sinir edeceğini iyi bildiğim ne varsa onları yapmaya başlarım falan. Johnny Depp asıl bu halimi görürse kaçar bence :)


9) Bu yıl içinde bir başka Shema buluşması yapar mıyız, yapsak güzel olur mu?


Yaparız sen gelirsen buralara ve çok şahane olur :)

10) Bugün hediye almak için dolaşırken, Shema’da çekiliş yaparsak ve sen gelirsen diye aldığım bir şey var, söylemiş miydim? Onu görünce aklıma direkt sen geldin, böyle hissedebilmek çok güzel biliyor musun?

Heeeey o çok güzel bir şey :) Bana da olur bazen çok yakından tanıdığıma inandığım ya da gerçekten sevdiğim insanlar söz konusu olduğunda. “O bunu beğenir”, hatta “O bu filmi izlese sever” ya da şarkı, şiir, kitap vs. Herkes için de hissedilmez ama bu. :) O yüzden duyunca sevindim, kendimi nimetten falan bile saydım şu an :) Mesela ff’den Across The Universe klibini göndermiştim sana, işte ben de o klibi izlerken “a.nur bunu beğenir” demiştim içimden. Bak bana da oluyormuş aynı şey senin için demek ki. Hislerimiz karşılıklı :)


11) Buradan ahalimize armağan etmek istediğin 2011 dileklerin neler? Bir de selam göndermek istiyorsan olur bence. Bir de şarkı falan… Radyo A.nur’a hoş geldiniz.

Öncelikle şu bahtsızlığımızdan bir kurtulalım. Yeni bir aşk, yeni bir iş vs. :) Canan aöf diplomasını alsın ehliyetinden hemen sonra, Bi dost bütün sınavlarından 100 alsın, Lale atansın, soru soran şahsiyet mezun olsun, istediği gibi bir işi olsun. Şu yola düşmüş olan beyaz atlı prensler artık toplanıp gelsin…

Şarkım da Turkcell’in o unutamadığım yeni yıl reklamında Selocan’ın söylediği şarkı: “Bu sene yeni bir cebin olsun, çalsın arayan hep o olsun, yeni mesajların güzel olsun, içlerinde gülen yüzler olsun. Dilerim yeni yılda yeni bir sen tanırsın, dilerim bu Ocak’ta senin yılın başlasın!”. Hayatımda böyle şahane bir yeni yıl şarkısı daha duymadım dostum ben :)

12) Son olarak, buradan seslenmek istediğin, duyurmak istediğin bir cümle var mı?

İnanırsak olur belki diye düşünüp “2011 şahane olacak” demek istiyorum. Seslenmek istediğim çok kişi var ama susmaya devam etmeyi tercih ediyorum şimdilik :) Şuraya kadar sabırla okuyan varsa kendisine özellikle teşekkür etmek istiyorum.

13) Teşekkür ederim efendim. Şeref verdiniz. Seneye tekrar bekleriz :)
Mutlu yıllar!

Ben teşekkür ederim, çok eğlendim cevaplarken :) Mutlu yıllar dilerim tekrar, hem ahaliye, hem okuyuculara :)

Pazar, Ocak 02, 2011

Biz sorduk, Mischief yanıtladı





İkinci röportajımızın konuğu blog aleminin Coyote'si, bahtsız bedevinin önde gideni, sessiz sessiz dururken bir anda sizi gülmekten öldürecek espriler yapabilme kudretine sahip, hayatta en çok uyumayı seven, genelde bir şey yapmayı teklif ettiğinizde "üfff" diye karşılık veren (şikayet fırsatı bulmuşken kaçırmayayım), tam ben bu yazıyı yazmakla meşgulken mantı yapmakta olan sevgili kardeşim Mischief, yani Canan.


365 gününe birebir şahit olduğum insana bu soruyu sormak tuhaf olsa da diyorum ki: "2010 nasıldı?"

- zaten çoğunluğuna şahit oldun ama yine de söyleyeyim efendim, berbattı.. açıkçası hiç bir yerini özleyeceğimi sanmıyorum, okulun bitişi, aöf'ün bitmeyişi, iş ve işçi bulma çalışmaları.. nereden baksan elimde kalan hiç özlemeyeceğim bir yıldı..



Olumlu düşünürsen iyi şeyler olur derler ya, olumlu düşün ve söyle bakalım, bu yıl neler olsun?

-Bu yıl öncelikle işim olsun mümkünse.. sonra hayatım düzene girsin, bolca param olsun (söz seni de görürüm o zaman) sevdiğim insanlar yanımda olsun.. öyle işte..



Annemin deliler gibi çeyiz hazırlıyor oluşunu "annelerin içine doğar" diye mi açıklasak yoksa "umut fakirin ekmeği" diye mi?

- hani kar yağdığında ekmek satışlarında ne bileyim makarna satışlarında patlama olur ya.. ihtiyacın olmayacağını, tipi çıkıp dışarıda hayatın kesilmeyeceğini bile bile hazırlığını yaparsın.. tam olarak buna benzetiyorum ben.. diğer bir deyişle, ya olursa?



2011'in ilk günü kalabalık bir yerde yavaş yavaş yürüyorsun, karşıdan muhteşem bir varlık gülümseyerek yanına geliyor. Geldi ve sana ne dedi?

- "seni özledim"



1 dakika sonra bile hayatımızın şu an olduğundan farklı bir hal alması mümkün, doğal olarak 2011'de hiç beklemediğimiz şeylerle karşılaşabiliriz. Desem ki 2011'de hayatında ne değişiklik olsa seni çooook şaşırtır?

- valla hayatımda olacak her türlü iyi şey beni şaşırtır aslında.. iş olur, eş olur, araba olur, ev olur.. seve seve şaşırabilirim de, hiç sakıncası yok yani :)



Shemaya nazar mı değdi, biri bize büyü mü yaptırdı? Nedir bu bahtsızlık, kısmetsizlik? 2011'de bunu yeneceğimize inanıyor musun?

- geçen a.nurla da konuştuk bunu.. topluca önce hamama hemen ardından da telli babaya gidicez.. birimizde bir problem var ve onu bulmamız gerekiyor.. havalar az biraz ılınsın da :D



Bir tane bloga yazı yazmaya üşeniyorken ben bir de tutup "birlikte blog oluşturalım" dediğimde içinden küfür ettin biliyorum, küfür ettiğini bir de buraya yaz ki herkes bilsin. Hem bak güzel olmadı mı?

-  ya küfretmedim açıkçası.. ama sen, a.nur ve bido zaten bloga sık sık yazan insanlardınız.. ben de "emeeen onlardan bana sıra gelmez" diye düşündüm.. fark ettim ki tembelsiniz!! hepiniz! hepiniz!



2011'de yeni bir shema buluşması gerçekleştirirsek saat kaçta olur sence? O saatte seni uyandırmak benim kaç dakikamı alır?

- ay sabahın onunda olmasın da! ya da olursa bi yerde şık, nezih bi kahvaltı ısmarlarım deyin koşa koşa gelirim.. normal kahvaltı da olur.. çaya bile razıyım.. uff bişeyler ısmarlayın yeter :P



2010'da çok güldüğün bir durumla karşılaştıysan ya da yaşadıysan anlat da biz de gülelim evladım. (Sen bizi güldür Allah da seni güldürsün.)

- ya böyle sorunca insanın aklına gelmiyor ki.. 2010'da en çok friends'e güldüm onu sorsan söyleyebilirdim ama olay hatırlayamadım.. ünlüler nasıl cevap veriyor bu sorulara yahu :D



Yeni başlayan yıl şerefine bize bir şarkı söylemek ister misin?

- istemem.. zaten yeni yıl şarkısı bilmiyorum.. aa bildim bildim "yeni yıl yeni yıl yeni yıl yeni yıl bizlere kutlu olsunnn"



Yeni yılın başlaması demek benim doğum günümün de gelmesi demek. Bu bir soru değil, sadece hatırlatayım istedim :)

- evet ya o yüzden noellerim kıristmıslarım hep buruk, hep buruk..



Şanssızlığından bu sene kurtulacak mısın?

-  valla bana kalsa hemen kurtulurum da o beni bırakmayacak gibi.. yine de umut fakirin ekmeği tabi.. 



Ortak olarak kullandığımız odamızın bir günde dağılmasına nasıl biz çözüm bulsak? Toplamaktan bıktım o dağılmaktan bıkmıyor!

- ilk iş olarak küçük kardeşi odadan atmalı bence.. dağınıklığın %70i ondan kaynaklanıyor.. %25 de senden desek.. kaldı bana %5.. demek ki çözüm neymiş? ikinizi birden odadan atmak.. %5 dağınıklıktan nolur ki?



Yeni yılla ilgili bir mesajın, söylemek istediğin bir şey varsa alalım. Şarkı az önce söyledin, onun yerine şiir okuyabilirsin, fıkra anlatabilirsin, Almanya'daki amcana selam gönderebilirsin. Ne istersen yap, sahne senin!

- yeni yılda herkesin isteklerine kavuşmasını dilerim.. insanların isteklerine kavuşmalarını her zaman dilerim ama yeni yıl bahanesiyle bir kez daha hatırlatayım dedim.. gülümseyerek geçirdiğimiz günler çok çok fazla olur umarım.. dilerim geçmiş yıllarımızdan daha güzel bir yıl olur, en güzel bi yıl olur! (o ne demekse) he bi de umarım bidoyla seni bu yıl eveririz.. gidin de önümüzü açın yahu!



Zaman ayırıp sorularımızı cevapladığınız için teşekkür eder yine bekleriz.

 rica ederiz, ne zaman isterseniz! istediğim sorudan başlayabilir miyim geyiğini bile yapmadım fark ettiysen, o derece saygılıyım bu işe..


*Fotoğraftakilerden büyük olanı soruları sordu, küçük olanı yanıtladı. Gerçi fotoğrafta ikisi de küçük :)

Cumartesi, Ocak 01, 2011

A.nur'a sorduk, 12 popüler cevap aradık.

Merhabalar güzel insanlar. Hepinize mutlu bir yıl, mutlu bir aşk, mutlu gülecek bir neden dileyerek kutluyorum 2011'inizi öncelikle. Sonralıkla da çok tatlı bir organizasyon yaptığımızdan bahsetmek istiyorum. Selin öğretmen (biz ona kendi aramızda elebaşı diyelim) gene fikrim geldi dedi ve bizim, yani Shema Ahalisinin bir avuç mükemmel insanının daha iyi tanınması gerektiğini belirtti. Ya da ben öyle çarpıtmak istiyorum şu an. Oraya takılmayalım zaten, okuyunca anlayacaksınız nasılsa ne olup bittiğini. Ama sözün özünü de söylemek gerek: Biz "Shemamızı tanıyalım" ve "Yeni yılı kutlayalım" etkinlikleri çerçevesinde birbirimizle röportaj yapıyoruz. İlk yazı bana ait olduğu için de böyle anlatma ihtiyacı hissettim. Ama kafa ütüledim.

Blog aleminin duygusal, hassas yürekli narin kızı; friendfeed'in geyikçisi, Shemanun nuru ile yaptım ben röportajımı. Kendisine şimdiden teşekkür ediyor, sizi a.nur'la başbaşa bırakıyorum.


1. Eski yılda soğuk esprilerine güldük, hiçbir şeye ağlamadık. 2011'de planın nedir, bizi ağlatmayı düşünüyor musun?

Yok kız, sizi hep güldürmek istiyorum ki ben.:) Bazen işin ucunu kaçırıyorum, sonra işi kovalıyorum yakalayayım diye, yoruluyorum falan ama işte, değiyor. Bir soğuk esprinin kırk yıl hatırı var derler ya öyle. Ağlamayalım, hep gülelim!

2. Yeni yılları nasıl karşılarsın? En sevdiğin yeni yıl etkinliği nedir? Hiç yeniyılyeniyılyeniyılyeniyılsizlerekutluolsun ya da cingılbelscingılbels(devamınıbilmiyorum)şarkısını söyledin mi?

Ya aslında çok hoşuma gidiyor yeni yıllar. Böyle yeni yıllı filmler izliyorum gelmeden… Aralık sonlarında caddelerde dolaşmayı seviyorum. Bizim kültürümüze ait bir şey değil,asimile olmuş da değilim ama ne bileyim bu ışıl ışıllık hoşuma gidiyor. Umut etmek isteyişim hat safhaya çıkıyor, sonra heyecanlanıyorum.... Kıpır kıpır bir sevgi pıtırcığı olup hediyeler veresim geliyor.

Bir de evet, “yeniyılyeniyılyeniyılyeniyılsizlerekutluolsun” u çok severim, her fırsatta söylerim :p


3. Bu yıl hangi blogları okumaktan vazgeçeceksin? Buradan birilerine laf atıp kavga çıkarmak, reytingimizi artırmak ister misin?

Ovvvvvv! Hemen Pucca diyormuşum, malum herkes kullanıyor bu ismi. Hatta ff’te olsak #pucca yazardım :P Yok kız, ne pucca’yı okuyorum ne de sevmediğim bir blogu… Ben sevdiği şeyleri yapan adamlardanım. Kamyoncuyusev. (Adam falan deyince kamyoncu gibi hissettim kendimi, oradan alaka bu)

4. 2010'un en üzücü ve en sevindirici olayları neydi senin hayatında?

Çok zor soru. Anlık çok fazla mutluluğum var; ama şu harikaydı, süperdi dediğim elle tutulur şeyler değil. Ama uzun vadede bakarsak, shema ahalisi 2010’un pek güzel bir olayı oldu benim için. Beni hep mutlu eden bir yer oldu. O yüzden oyumu ahaliye kullanıyorum :) Kötü olaysa, işte şu polisli molisli hırsızlık olayıydı. Kötü bir kapanış oldu ama oldu bir kere…

5. Yeni yıldan kimi bekliyorsun?

Beni ait olduğum yere götürecek birini. Neverland’e bilet almış birini…

6. Çok sevdiğin bir insanda, en nefret ettiğin huylardan/alışkanlıklardan birinin olduğunu fark ettiğinde ne yaparsın? Yeni yılda böyle bir şeyle karşılaşırsan ne yapmayı düşünürsün?(Konsept yeni yıl ya, ondan öyle bağlayayım dedim ama biraz tırttım sanırım:S)

Ehehe :) Şöyle düşündüm, çok seviyorsam yakınızdır onunla. Ben yakın olduğum kişilere her şeyi söylerim. Kötü olan ben olsam da sonunda… Bir de “neden” yaptığını öğrenirim. Eğer bu onu çok mutlu eden bir şeyse, yapmaktan hoşlanıyorsa, onu öyle de sevebilmeliyimdir. Yoksa çok sevmiş olamam bence. Ama eğer o bu davranışının farkında değilse, benim söylememle fark etmişse, kötü algılanabileceğini düşünmemişse; ben ona o davranışın neden benim için bir nefret sebebi olduğunu açıklarım. Artık sonrası ona kalmıştır…

7. Kendini Shema Ahalisinin içinde bulduğunda sen de çok şaşırdın mı? Oha dedin mi?"Aman Allah'ım, bunca mükemmel insan nasıl böyle bir araya gelir, bu nasıl bir sinerjidir, nasıl bir takdir-i ilahidir, 5 duyu organlarıma inanamıyorum!" deyip bayıldın mı? Yeni yıl seni ayıltır mı? (Konsept olayı hacı malum :S)

Dedim! Bir de ben sonradan geldim ya, böyle kendimi başka bir dünyada buluverdim. Bir de düşününce hepimizi, çok farklıyız ya… Çok olmasa da kişiliklerimiz değişik yani. Ama çok da uyumluyuz. Çok güzel bu. (ne kadar çok “çok” dedim!) Seviyorum sizi canlar :) Bir de bayıldım evet. Yeni yıl beni ayılttı ve gazoz ikram etti. (Ayılana gazoz, bayılana limon şarkısına gönderme yapıyor yazar.)

8. Katılmayı çok isteyip de katılamadığın bir yarışma programı oldu mu? Ya da sınırlandırmayalım, herhangi bir tv programı? (İzdivaç programlarına katılamamak beni çok yaralıyor mesela...)

Hugo! O kadar çok, o kadar çok istiyordum ki! Ne zaman Hugo’nun saati gelse, hemen telefon başına geçip aramaya başlardım. Ama hep meşgul hep meşgul… O sepet dolusu abur cuburun hayaliyle yaşamak nedir iyi bilirim. :(

9. "2011'de muhakkak görüşmek, tanışmak istiyorum!" dediğin bir blogcu, bir twitter'cı, bir ff'ci var mıdır? Varsa kimdir? Neden görüşmek istersin elin adamıyla-kadınıyla ayrıca? Beni delirtmek mi istiyorsun sen kadın :@ :@ :@ !!1!111!!!1!

Deli kız! :p

Ya tam olarak görüşeyim edeyim, bu kesin 2011’de olsun demiyorum ama var birkaç kişi. Blog yazmaya başladığım zamanlarda takip ettiğim bloggerlarla aramda bir bağ var mesela.
Buraneros ve finduilas’la bu yıl olmasa, öteki yıl olmasa bile, bir zaman tanışmak istiyorum. Aklıma ilk gelen onlar…

10. Sevdiklerine yapılan haksızlıklara, gıcıklıklara tahammül edemeyerek onları üzenlere gidip 2 çift laf etmeden duramadığına defaatle şahit olmuşluğum var, inkâr etme. Benim çok sevdiğim bu huyunu sen de çok seviyor musun? Pişman oldun mu hiç bu yüzden? "Yeni bir yıl gelse de bu huyumdan vazgeçsem, bana ne bido'nun canan'ın derdinden, kimsenin etlisine butlusuna karışmayacağım bundan sonra ne halleri varsa görsünler." dediğin oluyor mu?

O huyumun öyle fark edildiğini bile bilmiyordum.:$ Aslında sessiz, sakin görünümünde bir insan olmama rağmen bazı şeylere sessiz kalamama, hareketsiz duramama huyum var. Seviyorum bunu evet. Başım bazen belaya girebiliyor, sonu kötü bittiği de oluyor ama yine de seviyorum :) Pişman olmadım şimdiye kadar… Sevdiceklerimi mutlu edesim gelir hep çünkü, bir yerde destek olasım gelir. Ama olur da bir gün haksız yere bir çift laf edersem, sevdicekleri hep suçsuz görürsem, doğruyu ayıramazsam üzülürüm belki, o olur. Ama güzel böyle…

11. Küçükken ne olmak istiyordun, mesleğini eline alacağın bu yılda ne olacaksın?

Doktor olmak istiyordum. Hatta öyle ki, ilkokulda biri düşüp bir yerini kanattığında, direkt bana getirirdi arkadaşlarım. “Olmak istemek”le “olmak” arasındaki farkı göremiyormuşuz o zamanlar, ne komik değil mi?:) Ben doktor olmayı insanlara yardım edeyim diye istiyordum o zamanlar. Şimdi matematik öğretmeni olacağım, aslında yine insanlığa yardım edeceğim. Bir yerde amaçlar aynı ama ne bileyim, “sahi olabilecek miyim?” diye düşünmeden edemiyor insan. Bir de “mutlu olabilecek miyim?” sorusu var ya hani…

12. Klişe sorulardan sıkıldığını ben de fark ettim. Ama dur, kaçma sonuna geldik işte. Buradan bizi izleyen küçük ama şanslı insan topluluğuna ne söylemek istersin? Yeni yılda mutlu mu olsunlar?

Yoo, çok eğleniyorum ben :)

Biliyorum, şu ana kadar pek çok şey diledik, pek çoğu da gerçekleşmedi ama zaten alışmadık mı ki buna? O zaman yeniden dilemenin ne sakıncası var ki? Haydi, güzel insanlar; hep beraber çok güzel şeyler dileyelim yeniden, mucizeler dileyelim, mutluluklar… Kaybedecek neyimiz var ki? Ne kaldı? Hem, hem, hem ne demiş Nasreddin Hoca:

“Ya tutarsa!”

Değil mi ama?

Mutlu yıllar:))
Back to Top