Salı, Ağustos 02, 2011

İyi ki doğdun Canan!


24 sene önce tam da bugün annem ve babam eve ilk defa gördüğüm küçük bir bebekle gelmişler. Bebeğin varlığını umursamış mıyım bilmem ama gelirken bana hediye olarak getirdiği oyuncak telefonla senelerce oynadığımı düşünürsek gelişinin hayırlı olduğunu söylemek mümkün :)


İlk günden ablasına hediye alma inceliğinde bulunan sevgili kardeşim Canan'ın doğum günü işte bugün. (Hediyeyi annemlerin ben onu seveyim diye aldığını söylememe bilmem gerek var mı?)


İnsanın kardeşinin olması güzel bir şey. Sürekli bir arkadaşınla yaşıyormuşsun gibi. Bir yandan da kötü bir şey. Çok fazla arkadaşa ihtiyaç duymuyorsun :)


Bir arkadaşının doğum gününde unutamadığın anılardan ya da çok sevdiğin özelliklerinden bahsedebilirsin. Ama 24 senenin neredeyse her gününü birlikte geçirdiğin, üstelik objektif bakamayacağın biriyse bahsi geçen, bu tür şeyler yazmak zor :)


Ama iyidir benim kardeşim! Bazen gıcıklaşabilir, eh o kadarı normal. Kendisini fazla yürütürseniz söylenir, uykusunu bölerseniz kızar vs. Bunlara rağmen iyidir işte.


Biz birbirimize çok benzemeyiz ama nadiren gelişen istisnai durumlar dışında hep anlarız diğerinin söylediğini. Sadece kendimizi değil, diğerini de düşünürüz. Aslında en çok en küçük olanı düşünürüz tabi :) İşte ben belki de bu yüzden birbirinden nefret eden o kardeşleri oldum olası anlamamışımdır.


Benim kardeşim zaman zaman ikizim zannedilir, halbuki normal kardeşlerden daha farklı bir benzerliğimiz de yoktur hani. Kendisine "Selin" denmesine alışkındır ama yine de her seferinde "Canan" diye düzeltir. (Ben telefonda Cananmışım gibi konuşurum bazen, o yapmaz.) Kendisi ikizim değildir, hatta bir Alex de değildir ama en yakınımdaki insandır her zaman.


Kendisi için kullanamayacağımız bir diğer sıfat da "şanslı"dır. Başına sık sık kötü şeyler gelir. Saçma sapan insanlar çıkar karşısına vs. Umarım 24 yaş onun için bir dönüm noktası olur ve "Ne kadar şanslı" dediğimiz o insanlardan birine dönüşür!


Yeni yaş önce mutluluk getirsin, sonra şans, iyi dostlar, unutulmayacak anılar, belki hayırlı kısmetler :P ... Mevcut olan ne kadar güzel şey varsa getirsin işte!


24. yaş geçen 23 seneyi kıskandıracak kadar güzel olsun! Daha az sinir, daha az stres, daha az sıkıntı...


İyi ki doğmuş Orta Doğru ve Balkanların, ama en çok Balkanların en süper insanı. İyi ki varmış benim canım kardeşim :)


Nice mutlu yıllara!

Pazar, Temmuz 10, 2011

İyi ki Doğdun Bidoooo!


Ben böyle yazılar yazmakta iyi değilim cancan. Affet. Ama kandırıldım."Sevgi dolu, sevimli" gibi kelimelerle kandırdılar beni (evet evet siz Selin ve Canan :D ). Şimdi ben sana öyle sevgi dolu bir yazı yazmak istiyorum ki... Ama sevgi dolu olsa sevimli olamayacak, sevimli olsa sevgi doluluğu gözden kaçacak diye korkuyorum, bilesin.

Şu internet dünyası ve onun birleştirdiği insanlar konusuna hiç girmeyeceğim. Çünkü biliyorum ki biz artık bunun ötesindeyiz. Blog arkadaşları bile değiliz biz. Biz birbirine uyan ama farklı yerlerde yaşayan sonra mini mini bir hadiseyle olması gereken yerlerde olan insanlarız.

Başka nasılız dersen... Deme, dinle şimdi.

Biz böyle insanlardık çünkü; sen de bizlerleydin bak. Bak, bütünü oluşturan o parçayla ilgili şeyler söyleyeyim de dinle...

O parça çok sevimli bir kere! Yazdığı yazılar hüzünlü olsa bile içine gülümseten cümleler koyabilen biri... Her yazını okurken gülüyorum ya! :)

Milyonlarca iyi özelliği olmasına rağmen hep kendine kötü eleştiriler yapan ama o halini de öyle sevdiren biri...

Benim soğuk esprilerime gülen, hatta benden çıraklık eğitimi alıp bana yoldaş olan biri...

Artık çok da güzel soğuk espriler yapan, bizi güldüren biri... :D

Bir sürü kişiyi tanımasına rağmen şemasını hiç ihmal etmeyen biri...

Her şeyden haberdar olan biri :P (anladın sen onu :D )

Güzel pastalar börekler yaptığını düşündüğüm biri... (henüz nasip olmadı ama mesajı yolladım çok pis :P )

İbrahim Tatlıses dinleyen biri :D

Bir derdin olsa, dinleyecek biri...

O bana "balım" diyen biri :)

İçimizden de biri o... (çünkü evde kalmış biri aynı zamanda :P )

Arkadaş canlısı, içi dışı bir, bir şeyin çok farklı yönlerini görebilecek kadar da mantıklı biri...

O var ya o, çok sevdiğim biri!

O, hakkında çok fazla şey söylemek istediğim ama içimdekileri toparlayıp bir araya getiremeyecek kadar beceriksiz olduğumu bilecek, beni öyle sevecek biri :)

O Zeynep, o bido, o şemanın bir tanecik'i.

O, yıllar evvel bugün doğmuş, iyi ki de doğmuş biri!

Tüm güzellikler seninle olsun cancağız :)

Seviliyorsun, bilesin, bu üç kişi seviyor seni!

Kartın üstünde yazdığı gibi: "have a happy birthday right now!"


:)

Cuma, Mart 11, 2011

Manyaklar!!!!!!!



Az evvel elime geçti hediyeniz. Odadan çıktığımda masanın üstünde buldum. "Saraçoğlu" yazısını görünce "deliler, manyaklar!!!!" ve hemen ardından "nasıllll?" dediğimi hatırlıyorum evet.

Gününde ulaşamadı ama çok da geç sayılmaz bence:) Hem hem tam sürpriz oldu!

Yaşlanıyorum ama ne güzel hep beraber yaşlanıyoruz ve evet siz daha yaşlı olacaksınız. şeytanigülüşlüzımayl: :D :D

Ben bu hediyeleri elime almadan evvel diyordum zaten "ne kadar şanslıyım ben ya!" diye... Bir kez daha şanslı olduğumu hatırlattınız ya, ne diyeyim size... Yeni yaş şahane şeyler getirecek mi bilemiyorum ama yıllar evvelki bir yaşım bana şahane şeyler vermişmiş meğer. Kim derdi ki o adamın böyle bir şeye sebebiyet vereceğini! :P

Hayaletime bir şeyler fısıldarken sizin için de güzel şeyler dileyeceğim. Ve mümkünse zamanda yolculuk yaparken bu günlere dönmesini dileyeceğim bol bol! :)

Bilmem kaçıncı defa, yeniden, bıkmadan, usanmadan "iyi ki varsınız kızlar!" Mümkünse hep olun. Hep...


P.S: Adresi nerden buldunuz nan! :D

Perşembe, Mart 10, 2011

İyi ki doğdun a.nur!! :)



Şu an doğum gününü unuttuğumuzu sanan bir adet doğum günü çocuğu var buralarda :)

Kendisi en gencimiz olduğu için yaşlanmakla alakalı cümleler kurmuyoruz ona, çünkü ona yaşlı dersek biz daha yaşlı oluyoruz! Tamam, bu konuyu kapatalım. Öhöm, ne diyorduk?

Uzun seneler önce bir 10 Mart günü anoktanur'umuz gözlerini dünyaya açmış. Bence iyi etmiş...

Sevdiğimiz birilerinin peşine takılmış internet üzerinden manyak manyak işler yaparken yollarımız kesiştiğinde "manyak mı bu kız, niye her dediğime yorum yapıyor, sapık mı yoksa, noluyor bee" dediğimi inkar edemem. Sonradan fark ettim kız aslında aklı başında insanmış. Şiir falan severmiş de ondan her yazdığımdan sonra o da bir şeyler eklermiş.

Aradan biraz daha zaman geçip kendisini daha yakından tanıdığımda başladığım yere döndüm. "Manyak bu kız!"

Bildiğiniz manyak, evet. Zaten aramızda aklı başında, sakin biri var mı? Yok tabi. Aklı başında olsa bizle işi ne?

100 kişiye a.nur'u sorsanız 5 popüler cevap bulamazsınız. Bulacağınız en popüler cevap "kötü espri yapar" olacaktır ve 100 kişi aynı şeyi söyleyecektir. Garanti ederim :))

Sevgide çünkülere yer yoktur, rağmenler vardır ya (hoho bunu yaptığıma inanamıyorum) işte biz de a.nur'u kötü esprilerine rağmen sevdik! Seviyorum uleyn, çıkın aramızdan!!!1

Köşeye gizlenip yaramazlık yaparken onu da oyuna davet etmeye karar verdik bir gün. Eğlenceden mahrum kalmamalı! Sonra da buradayız işte gördüğünüz gibi...

Aman da aman ne tatlıymış bizim a.nur'umuz deyip sevilecek, kötü espri yapınca zorla susturulmaya çalışılacak yine de susmayacak, ciddi ya da geyik her türlü şey hakkında konuşulabilecek sevimli bir insandır bizim a.nur'umuz. Henüz tanımadıysanız tanıyın derim ben!

Heeeeey a.nur!

İyi ki doğmuşsun yau.

Yeni yaş pek güzel olsun, her saniyen bir öncekinden daha şahane geçsin. Malum konularda da temenniler var bol bol ama aramızda kalsa daha iyi :P

Shema seni seviyor biliyorsun ki :)

Bu da doğum günü şarkın:

Bu şarkıya sonuna kadar tahammül edersen yeni yaşın daha güzel geçermiş diye duydum :P Görseli de "amaan kesin Selin'in işidir bu" diyesin diye seçtim. ^.^

Pazartesi, Şubat 28, 2011

mart kapıdan baktırmasın lütfen.. lütfen :(

yaz mevsiminin ortasında doğduğumdan mıdır, yoksa kansızlığın verdiği üşüme halinden midir bilmiyorum ama soğuk havalardan, yağmurdan-çamurdan hiç hazzetmiyorum. güneşsizlik beni kahrediyor, kış gelince bunalıma giriyorum..

bize ilkokulda ne öğrettiler? kış ayları aralık-ocak-şubattır dediler.. mart nedir, bahardır dediler.. ama olmaz olasıca bir atasözü ve malesef o atasözünün gerçekliği var ki; mart ayları soğuk geçiyor. bildiğin soğuk, donduruyor insanı. ne gerek var? hiç gerek yok. aylarca zaten donmuşuz, 5 kat giyinip çıkmışız dışarı, bahar gelse de bi rahatlasak ferahlasak demişiz; sonra mart gelmiş gene donmuşuz :( o zaman neden geldi mart ha neden?!!

çok sıkıldım ben kıştan ve bunalımdan.. ne olur bu mart bi kıyak geçsin, ne olur soğuk olmasın.. güneşli geçsin.. sıcak da olmasın tamam, tamam gene kışlıklarımızla çıkalım sokağa, ama 5 kat giyinmeyelim.. elimiz yüzümüz donmasın.. gidip sahilde uzun uzun oturabilelim hiç bişey yapmadan.. yürüyüş yapabilelim.. yağmur çamur yağmasın, ya da yağsın ama abartmasın.. ya da abartsın ama ben dışarı çıkmak istiyorken abartmasın :P adalara gidelim.. bisiklete binelim.. boş boş dolaşalım.. görmediğimiz yerleri gezelim.. durak-ev arasını sorun etmeyelim, "nasılsa hava güzel, yürüyelim açılalım" diyelim.. yapalım :(

lütfen havalar düzelsin bir an önce.. lütfen lütfen lütfenn...

Pazartesi, Şubat 21, 2011

bir varmış, hiç yokmuş.

bazen olur böyle. hayat ya da hayat'tan anladığınız tek şey olan insanlar çok üstünüze gelebilir. ya da siz öyle zannedersiniz.

insan denilen varlığın ruh halleri, bu ruh hallerinin değişkenliği, değişme hızı, vesaire konular gerçekten korkunç ve hayret verici şeyler. 3 saniyede, ya da 3 kelimeyle dünyanın en mutlusu olabilen de insan; 3 günde "bunalımdayım" diyebilecek, dese yalan olmayacak kıvama gelebilen de. hatta bunlar belki de aynı insan. insanoğlu işte, bir gün öylee, bir gün böyle.. kuş misali.

bu değişikliklerin tek suçlusu olduğunu düşünüyorum ben: umut. durum ne olursa olsun, devreye girdiği anda her şeyi alt-üst edebiliyor bu umut. pis umut ve kaka umut da diyebiliriz ona. misal: onsuzken gayet iyisinizdir. onsuzluğa alışmışsınızdır. birden ce-ee! yapar ve sizi mutlu eder. öyle bıraksa iyi aslında. kim umutlu ve mutlu olmaktan rahatsız olur ki? (cevap: gerizekalılar) ama ne oluyor? öyle bırakmıyor umut. siz böyle sevinçliyken mutluyken birden kayboluyor. (geldikleri gibi giderler-i üstüne alınmış olabilir.) bu çok kötü bir şey. yani konu ne olursa olsun.. eğer olumlu bir sonuç beklentiniz zaten yoksa, öyle ya da böyle devam edebiliyorsunuz. ama -ufak da olsa- bir ışığın belirip -hemen de olsa- sönmesi, hiçbir şeyin az önceki gibi devam etmemesini sağlamaya yetiyor. bu çok kötü bir şey.

bazen oluyor böyle şeyler işte. sanıyorsun bir tek sana oluyor. ya da sanmıyorsun, ama sana ağır geliyor. insanın zaten bir yerden morali düşmeyegörsün. düşene bir de sen vur kampanyası varmışçasına en küçük, en basit şeyler bile sorun oluyor o zaman. (2 ay önce kazağımın renginden çorap bulamamıştım, şu an ona üzülüyorum misal.) (bir de 1 ay önce alıp yemeye karar verdiğim çilekli nesfiti hala almayı unutuyor oluşuma.) (bir de kaşlarımın asimetrik yaratılmasına, ki bu mutsuz olduğum her an ilk saldıranlardan biridir.) o zaman 3-5 kişi hariç kimseyle uzun uzun konuşmak istemeyebiliyor insan. bazen 3-5 kişiyle bile. neyse ki o durumda değilim henüz.

neyse ki "Allah sevdiği kuluna önce kaybettirir, sonra buldurur." cümlesinin tersine inanmıyorum.. O da sevmese?..

Perşembe, Ocak 27, 2011

Herkes Kendi Yaşamını Yaşasın


Konu: Bir tip erkek davranışları.

Tip: Kendini kadın şifre çözücü zanneden idiot.

Muhatap 1: Çözülmekten çok kendi düşüncelerini uygulamaktan yoksun kadın.

Muhatap 2: Çözdüğünü düşünen idiotumsuya sinir olan kadın.


Mektup:

Sevgili kendini şifre çözücü addetmiş erkek vatandaş,

Öncelikle seni zihinsel engelliler kategorisindeki "son iki zeka kapasitesine dahil olan bir sıfat"la tanımladığım için üzgünüm(idiot). Ama göreceksin ki yaptığın şey tam olarak bu, bana gururundan hak vermesen bile, Allah vergisi zekan bunu bir yerde kabul edecek.

"Ne yapıyorum ben?" diyorsun. Öğrenmenin ilk belirtisidir merak ve merakın sonucu bir sorudur. Takdir ediyorum seni.

Yanıta gelince...

Kafanda kadınları bir çeşit canlı grubu olarak ayırmışsın. Sonra onları, tanıdığın birkaç kadına göre etiketlemiş, asmışsın. Yapma! "Siz kadınlar", "ben sizi bilirim", "çok kadın tanıdım" gibi cümlelerin var ya, kurma! Ağlak, duygusal, romantik, şiir hastası, kalpli oyuncak meraklısı zannettin ya; bırak bu düşünceleri de, koy kenara.

Narin bir yaradılışımız vardır, doğrudur, seni çeken de biraz budur ama bununla dalga geçmen saçma. Madem öyleyiz, yanaşma. Duygusal, romantik ve kalpli yastıklara hiç girmiyorum. İsmail YK "at bunları kenara" diyor ya, söz dinle.

Aslında konu bu değil biliyor musun? Yani bunlar sende hep var da konu başka. Konu, senin zevklerinle kadınlarını yönlendirdiğini zannetmen. "Şöyle giysen çok hoş", "böyle giyiniyor musun, ben çok beğeniyorum" ların var ya işte onlar... Yani bana ne öyle seviyorsan? Ben sana "ben şöyle seviyorum sen böyle ol" diyor muyum? "Bazı kadınlar şöyle yapıyor, şunu takıyor..." cümlelerin hele... Git madem o kadınlarla takıl denmez mi adama? Bireysel farklılık diye bir şey yok mudur? Hem şu var, biz, siz bizi beğenin diye nefes almıyoruz.

Biliyorum, senin düşüncenle yaşayan insanlar var. "Ayy Ahmet şunu giymemi istiyor" tarzı cümleleri de duymuyor değilim. Ya da seninle oturup kız muhabbeti yapan kadınlar var "bazı kızlar da şunu giyiyor, şunu yapıyor ehi ehi" diyen, kendini bir şey zannedip, göz boyayanlar... Sonra aynı kişilerin yaptıkları saçmalıklar, sonra ardından gelen senin "kadınlar şöyle" etiketlerin...

Aslında "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" cümlesi benim için yazılmış gibi olabilir. Ama o kadar duyarsız olamamam da benim bir günahım. (günah?) Bazen durduk yere "yeter yaa" deyip canımı sıktığınız oluyor malesef.

Bırakın şu kızları çözdüm havalarını, kızların sizin için ortalıkta gezdiklerini düşünmelerinizi. Bırakın herkes kendi yaşamını yaşasın. Herkes doğal halini göstersin, hem beğenen böyle beğensin...

Her şeyin boş geldiği bir dönemde, azıcık bir kitleyle muhattap olabilmenin kısıtlayıcılığında, sizi ayırt etme çabalarımıza da yazık. Neredeyse Zehra, Zehra olmaktan; Ali, Ali olmaktan çıkmış durumda. Napalım, hepimiz Deniz'iz mi diyelim? (hani Deniz unisex bir isim ya)

Sıkıldım sizden de oturup size yazı yazan kendimden de...

Ama bir yerlerde bir hayat var ve güzel o.

Umut da fakirin ekmeği.


Back to Top