Geldik 3. röportajımızaaaa... Bu röportajın onur konuğu; blog aleminin "kendisiyle ve çevresiyle sorunları olduğunu" iddia eden öğretmeni... Kendisi farkında olmasa da çoğu zaman çok komik, aynı zamanda kültür mantarı, bir o kadar da İstiklal'in delisi, futbolla -fenerbahçesiyle- kafayı bozmuş bir manyak! Evet, onunla bir ismi lazım değil grup hakkında saatlerce geyik yaptığımız, onca gülüşmenin sonunda -ilginç bir şekilde- hüzünlenebildiğimiz de doğrudur. Kim midir bu kız? Bu kız Selin'dir...
1) “Pek sevgili Selin, yeni bir yıla girdik, farkındasın değil mi? Söyle bakalım hangi yıla girdik?” gibi bir soruyla seni ısınma turuna götürmek istiyorum, benimle gelir misin?
Her yere gelirim seninle, sen yeter ki iste. “2011’e girdik öğretmeniiiim” diye cevap veriyorum; doğru cevap vermenin mutluluğu ve gururuyla bakıyorum sana şu an ama sen görmüyorsun.
2) Söyle bakalım 2010’dan ne ummuştun ne buldun?
Eğitim kurumundan çok işkence yurduna dönmüş olan çalışma mekânımdan kurtulmayı ummuştum evvela. Senenin son günlerinde olsa da kurtulmuş olmanın mutluluğu içerisindeyim hâlâ. Aslında bütün 2010’u orada geçirdiğimi düşünürsek umduğumu bulmuş sayılmam pek :)
Sakin, huzurlu bir hayat, dostlarla geçirilen güzel zamanlar, hatta belki mutlu bir aşk (:p) bulmayı ummuştum herkes gibi veeeee havamı aldım :)
O adamın müziği artık bırakmasını dilemiştim, o konuda da havamı aldım :)
3) Bu doğrultuda, 2011’den ne ummuyorsun? Bunun yanında ummak için can attığın şeyler neler?
Yaparken mutlu olacağım bir iş istiyorum. Çeviri yapmak istiyorum, öncelikle kitap çevirisi elbet ama yayınevleri gelip kapımı çalmıyor ne yazık ki :)
Onun öncesinde Pollyanna moduna geçebilmeme yardımcı olacak bir aşk lazım sanırım :)
Yine güzel dostlarla geçirilecek güzel zamanlar istiyorum, daha çok kitap okumak istiyorum, daha çok film izlemek istiyorum, daha çok gülümsemek istiyorum, daha çok yürümek istiyorum yağmur altında, daha çok zaman geçirmek istiyorum İstiklal’de, sevdiğim insanların gülümsemesine az da olsa katkı yaptığımı hissedebildiğim o keyifli anlardan istiyorum daha çok… Öyle işte :)
4) Geçen yıl dershane öğretmenliği yapan bir adet Selin vardı, bu yıl gözlerimiz seni nerelerde aramalı? Çalışma hayatına “ben de buradayım!” deyip, renk katmayı düşünüyor musun?
Çalışma hayatına renk katmayı ben istiyorum da çalışma hayatı buna hazır mı bilemiyorum. Sabahları yataktan nefret ederek kalkmayacağım ve kapısından girerken lanet etmeyeceğim herhangi bir yer bulursam çalışma hayatına dönerim olmazsa da tv’de evlilik programı izlerim ne yapalım :)
5) Yeni bir yılın gelmesi, aslında doğum gününün de yaklaşması demek… Yaşlanmak nasıl bir duygu? :P
Hani insanlar yeni bir yıla girdiğinde yeni bir yaşa girmiş gibi hissediyorlar ya doğum günleri ne zaman olursa olsun, işte o yeni yılla birlikte yaşlandığını hissetme hakkına asıl ben sahibim yılın ilk günlerinde doğmuş biri olarak. Yeni bir yıla girmeyi belki de birkaç gün sonra yeni yaşıma girdiğim için önemsemiyorumdur bilmiyorum. Benim yılım 1 Ocak’ta değil 5 Ocak’ta başlıyor :) Gelelim yaşlanmanın nasıl bir duygu olduğuna… 25 yaşını geçmiş olanlar alınmasınlar ama “25 yaşındayım” diyecek olma fikri nedense sinir bozucu geliyor. 24 genç sayılırdı da 25 genç değilmiş gibi bir hisse kapıldım bir süre önce ben. O yüzden bu seneki doğum günümü iple de çekmiyorum. 24 iyidir, burada kalayım ben.
6) Sence bu yıl, beyaz atlı prensin gelecek mi? Atını eyerlemiş diye işittim…
Beyaz atlı prensin atının bacağı kırılmış olabilir, beyaz atlı prens kafasını kırmış olabilir, komşu ülkenin prensesiyle kaçmış olabilir, komşu ülkenin prensiyle de kaçmış olabilir ve hatta bir dizi operasyon geçirmiş ve hayatına prenses olarak devam etmeye karar vermiş olabilir. Ama başına bir iş geldiği kesin ve bana bu yıl yine ortaya çıkmayacak gibi geliyor :)
7) Shema’da yolu tıkayan kişi kim sence? “Şu evlenirse, herkesin yolu açılır!” gibi bir iddia ortaya atıp, ortalığı karıştıralım mı? Ne dersin?
Ortalığı karıştırabilirdik, eğer yolu tıkayan kişi ben olmamış olsaydım! En yaşlınız benim, yolu tıkayan da benim tabi ki :)
8) Hep kendini “uyuz” tanımladığına şahit oluyorum ama bence hiç de öyle biri değilsin. Bir de belki, böyle diyerek kısmetini kapatıyorsundur. Düşünsene Johhny Depp geldi bloguna, baktı şirin kız ama “uyuzum” deyip durmuş. Geri dönebilir değil mi?
Sen o tarafımı görmediğin için sana öyle geliyor işte :) Sabırlıyım aslında, pek çok şeye tepki göstermem, umursamam, yokmuş gibi yaparım. Ama herkes için bir tahammül noktam var. Son nokta… Kimisinde daha yüksek bir yerde, daha fazla sessiz kalabilirim ona karşı ama kimisine de hemen patlarım, tahammül sınırıma daha çabuk ulaşır çünkü :) Artık sinirimi karşıdakine belli edecek duruma gelmişsem o saatten sonra o insan için dünyanın en sinir bozucu kişisi olabilirim. Sevdiğim insanlara bazen kıyamadığımdan bazen kırmak istemediğimden sessiz kalırım canımı çok sıkan şeyler yapsa da. Canımı sıkacak bir şey yapmadığınız için o tarafımı da görmüyorsunuz şu an benim :) Ama tersim pistir sahiden. Bir kez gerçekten sinirlenmişsem ve tahammülüm artık kalmamışsa ortada hiçbir şey yokken kavga çıkarabilirim, karşımdakini sinir edeceğini iyi bildiğim ne varsa onları yapmaya başlarım falan. Johnny Depp asıl bu halimi görürse kaçar bence :)
9) Bu yıl içinde bir başka Shema buluşması yapar mıyız, yapsak güzel olur mu?
Yaparız sen gelirsen buralara ve çok şahane olur :)
10) Bugün hediye almak için dolaşırken, Shema’da çekiliş yaparsak ve sen gelirsen diye aldığım bir şey var, söylemiş miydim? Onu görünce aklıma direkt sen geldin, böyle hissedebilmek çok güzel biliyor musun?
Heeeey o çok güzel bir şey :) Bana da olur bazen çok yakından tanıdığıma inandığım ya da gerçekten sevdiğim insanlar söz konusu olduğunda. “O bunu beğenir”, hatta “O bu filmi izlese sever” ya da şarkı, şiir, kitap vs. Herkes için de hissedilmez ama bu. :) O yüzden duyunca sevindim, kendimi nimetten falan bile saydım şu an :) Mesela ff’den Across The Universe klibini göndermiştim sana, işte ben de o klibi izlerken “a.nur bunu beğenir” demiştim içimden. Bak bana da oluyormuş aynı şey senin için demek ki. Hislerimiz karşılıklı :)
11) Buradan ahalimize armağan etmek istediğin 2011 dileklerin neler? Bir de selam göndermek istiyorsan olur bence. Bir de şarkı falan… Radyo A.nur’a hoş geldiniz.
Öncelikle şu bahtsızlığımızdan bir kurtulalım. Yeni bir aşk, yeni bir iş vs. :) Canan aöf diplomasını alsın ehliyetinden hemen sonra, Bi dost bütün sınavlarından 100 alsın, Lale atansın, soru soran şahsiyet mezun olsun, istediği gibi bir işi olsun. Şu yola düşmüş olan beyaz atlı prensler artık toplanıp gelsin…
Şarkım da Turkcell’in o unutamadığım yeni yıl reklamında Selocan’ın söylediği şarkı: “Bu sene yeni bir cebin olsun, çalsın arayan hep o olsun, yeni mesajların güzel olsun, içlerinde gülen yüzler olsun. Dilerim yeni yılda yeni bir sen tanırsın, dilerim bu Ocak’ta senin yılın başlasın!”. Hayatımda böyle şahane bir yeni yıl şarkısı daha duymadım dostum ben :)
12) Son olarak, buradan seslenmek istediğin, duyurmak istediğin bir cümle var mı?
İnanırsak olur belki diye düşünüp “2011 şahane olacak” demek istiyorum. Seslenmek istediğim çok kişi var ama susmaya devam etmeyi tercih ediyorum şimdilik :) Şuraya kadar sabırla okuyan varsa kendisine özellikle teşekkür etmek istiyorum.
13) Teşekkür ederim efendim. Şeref verdiniz. Seneye tekrar bekleriz :)
Mutlu yıllar!
Ben teşekkür ederim, çok eğlendim cevaplarken :) Mutlu yıllar dilerim tekrar, hem ahaliye, hem okuyuculara :)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
bütün güzel dileklerine amin diyorum selinimin:) bi de, uyuz olduğunu zannetmiyorum ama tersinin pis olduğuna eminim, ve bunu hiçbir zaman göremeyeceğimize de (inşallah) 8-)
inşallah bidocan :)
yaa o değil de ben bunu yazıp yolladığımı ve bugün sıranın bende olduğunu tamamen unutmuşum, başlığı görünce "Aaa ben" diye şaşırdım :)
yayında ve yapımda emeği geçenlere teşekkürler.
keyifle okudum.
asıl biz teşekkür ederiz :)
Yorum Gönder