eskiden, çok çok eskiden bizim ailenin bayram aktiviteleri değişmez iken...
ramazan bayramlarını istanbul'da geçirirdik. sabahın köründe kalkılır, hiç bişey yemeden önce ağza bi şeker atılıp "oruç şekerle açılır", ardından bayramlıklar giyilip saçlar taranıp süslenilip püslenilip aile içi bayramlaşılır ve amcamlara gidilirdi kahvaltıya. koskoca bi yer sofrasına sıkış tıkış oturarak büyük bi aile kahvaltısı yapılırdı. biz küçüktük o zamanlar, bulaşık yıkama kabiliyetimiz yoktu ve kahvaltıdan sonra mutfak yerine çocuk odasına sıvışır, kuzenler topluluğuyla oyun moyun oynardık; babam, annem, amcam ve yengem çocuksuz gidilmesi gereken bayram ziyaretlerini yaparken. bi süre sonra sıkılır ve gelmelerini dört gözle beklemeye başlardık.
evimize geçtiğimizde bissürü misafirimiz gelirdi, ve onlara sadece hazır baklava ikram ederdik. annem tatlı yapmayı bilmediği gibi, börek yapmayı da bilmezdi. olsun, baklava da iyiydi. akşama doğru sülale büyüklerinden başlayarak bayramcı gezer, 2. günün sonunda ya da 3. gün de amcamları ağırlardık. cümbür cemaat gelirlerdi, kocaman aile tablomuz bi de bizim evde poz verirdi.
kurban bayramlarında ise kütahya'daki halama giderdik, kocaman bi bahçesi olan küçük bi evde kalırdık. arefe gününü bahçedeki koyunlara -çok yaklaşmadan- bakmakla, pisliklerini zeytin çekirdeğine benzetmekle, yoğurtlu mantı yiyip yatmakla geçirirdik. orada bayram çok güzel geçerdi. sabah hava eğer çok soğuksa pencereden, yok eğer ılıksa da bahçeye çıkarak kurbanın kesilişini izler, alnımıza kurban kanı sürdürür; kahvaltıda kavurma, haşhaşlı lokum, top şeklinde tereyağı, ev yapımı çokokrem yerdik. bayramlaşma faslı kahvaltıdan önce miydi sonra mıydı hatırlamıyorum. ama halam bize hep mendil, çorap verirdi onu çok iyi hatırlıyorum.
halamın tam 5 tane kızı vardı. en küçüğü benden 6 yaş büyüktü ve bizle en çok o ilgilenirdi. çok severdik biz de onu, dibinden ayrılmazdık. arkadaşlarını bizle tanıştıracağı zamanlar heyecandan ölürdüm. arkamdan bişey söyliycekler mi acaba diye nasıl merak ederdim. sanki hepsi birer popstardı, ama en çok halamın kızı tabi ki. kıpkıvırcık saçları vardı. bi keresinde benim saçımı tepeden toplamıştı, sanırım daha önce hiç tepeden toplamamıştım saçımı ve daha uzun gözükmesine sebep olduğu için ona teşekkür etmiştim.
gelelim mi bugüne peki? mesela bu yılki 2 bayrama?
ramazan bayramımız çok güzeldi, o kadar güzeldi ki sorma. nerdeyse bütün akrabalar köydeydi. biz gitmedik. gidemedik. çünkü yıllarca amcamlarla birlikte kaldığımız köy evimiz artık bizim değil. çünkü babam ve amcam birbiriyle konuşmuyor. insan kardeşiyle hiç konuşmaz mı? konuşmaz işte. evi bile paylaştılar. sebep de ne olsa beğenirdin? o küçük çocuklar. iki kardeş, birbiriyle bacak kadar çocukları büyüdükten sonra onlar yüzünden küsebilirmiş. bugün de hayattan bunu öğrendik, hadi bakalım. kaldık mı istanbul'da gene? kaldık. sıkıldık. kalabalıksız bayram mı olurmuş? oldu işte.
kurban bayramı, yani bugün. nankörlük yok, kötü değildi. ama kütahya'daki kadar iyi de değildi. hatta inanmazsın, babam ve kütahya'daki halam bile konuşmuyor artık birbiriyle. sebep? anlatmaya değmez, öyle boktan.
yazdıkça bunaldım, boğuldum. hayat çok acımasız diye höykürsem olmaz mıydı, uzatmadan? olurdu ama anlar mıydın o zaman? anlatmak lazımdı.
çok sıkılıyorum ben artık bayramlarda. amcamlarsız bayram olmazmış sanki, öyle hissediyorum. belki köyde yeni bir evimiz olacak ve köye de gideceğiz gene ama amcamlarsız köy evinin tadı mı olur ki? onun kızı benim ikizim bi kere. karısı 2. annem gibi bişey. çocukları ablam, abim. hiç olmadı ki şimdi böyle.. 2 sene öncesine kadar babam bizi amcamlara bırakırdı bayramlarda, kendi gelmese de bizim gitmemizi isterdi. amcamın çocukları da aynı yöntemi kullanmaya başladılar sonra. çok kötü bişeydi o. bilir misin? bilmezsin umarım. babamın abisine, babamsız gitmek ne kötü bişeydi. insanın amcasının, düğününe gelmeyecek olması mesela, ne kötü bişey olacak. bi yerde karşılaştığında, babanın abisinin sana "annen baban nasıl" yerine "annenler nasıl" demesi. bu inan çok kötü bişey. hiç olmadı böyle gerçekten. bunu kabul etmedik, tekrar bekleriz. gelmez misiniz? gelmezsiniz tabi ki. bekleyende kabahat! zaten çocuklarınız bizim yöntemi bıraktı bırakalı, kötülüğe iyiliği benimsemiş ailemiz bile döndü. biz de size gelmiyoruz 2 senedir. farketmediniz mi? etmez olur musunuz..
çok üzülüyoruz biz artık bayramlarda. ikizim ve ben. ve abim, ve ablam. belki amcamın diğer çocukları. ndan bazıları, evet bazıları. çok mu kişiselleştirdik? öyle oldu. burası benim babamın blogu değildi!
velhasıl-ı kelam, hayat çok acımasızlaştı ve bayramlar artık bayramlığını bilmiyor. sevindireceğine, üzüyor. gene de kutlu olsun, mutlu olsun.
diyerek huzurlarınızdan ayrılır, bu yazının utancını yaşayan bi dost...
Çarşamba, Kasım 17, 2010
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
ramazan bayramında herkes yazlıktaydı ama bu bayram aile toplandı, amcamın aile tarihinden anlattığı öykülerle gülmekten yerlerde yuvarlandık, ufaklıklar oynayıp kudurdular. tam bayram gibi bayram oldu, çok mutluyum.
Yorum Gönder